Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

’18 yıl oldu devlet nerede’

İSTANBUL - Gözaltında, işkencede öldürülen, evinde, sokaktan alınarak kaybedilen ve adresi belli kurşunların hedefi olan yakınları için “adalet” talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda buluşan Cumartesi Anneleri, 362. haftada da bir araya geldi. “Failler belli, Kayıplar nerede?” pankartıyla, katledilen ve kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ve kayıpları simgeleyen kırmızı karanfillerle sessiz çığlıklarını sürdüren Cumartesi Anneleri’ne gazeteci Pınar Öğünç, tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık, CHP İstanbul milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Süleyman Çelebi, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı destek verdi. Cumartesi Anneleri bu hafta, 27 Ekim 1995′de Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburu’na bağlı askerlerinin Ağaçlı Köyü’ne düzenlediği baskın sonucu gözaltına alınan 73 yaşındaki Abdülkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş’ın akıbetini sordu. 

’18 yıl oldu devlet nerede’

Cumartesi Anneleri’nden ilk sözü alan 1995′de gözaltında kaybedilen Abdülkerim Yurtseven torunu Emrah Yurtseven, “18 yıl oldu devlet nerede. Vicdansızlar nerede. Dedemin kemikleri niye bulunamadı” sorularını sordu. Her şeyin ortada olmasına rağmen faillerin yargılanmadığını belirten Yurtseven, “Dedemin kemiklerini istiyorum. Bayramda gidebileceğim bir mezarı olsun. Dedemin faillerini yargılayın. Siz yargılamazsın ben 60 yaşına da gelsem oğlumla beraber burada mücadele vereceğim” diye konuştu. 

‘Hukuk var diyenler utansın’

Yurtseven’in ardından konuşan 1995′de gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, “Bizi burada seyredenler, yargı var, hukuk var, adalet var diyorsa utansınlar. Eğer adalet, yargı, hukuk olsa biz bu yağmurda burada olmazdık. Biz adalet istiyoruz. Mezar istiyoruz” dedi. 5 gün sonra 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olduğunu hatırlatan Yıldız, 8 Mart’ın gözaltına alınan, tutuklanan sendikacıların, kayıp annelerinin, ezilenlerin günü olduğunu kaydetti. Yıldız, “Koltuklarında oturanlar, ’8 Mart Dünya Emekçi Kadın Günü’nüz kutlu olsun’ diyecek ama ben sendikacıların, ezilenlerin, kayıp annelerinin 8 Mart’ını kutlayacağım” dedi.

‘Kim suçu işlediğiyse karşısında oluruz’

Cumartesi Anneleri, yanlarında CHP’li milletvekilleri olduğuna dikkat çekerek, Mardin Dargeçit’te işkenceyle kaybedilen 7 kişinin faillerinden olan CHP Sivas Çepni Belediye Başkanı olan Hurşit İlmen’in görevden alınması gerektiğini belirtti. Ardından söz alan CHP’li Tanrıkulu, “Acılarınızı paylaşıyoruz, insanlığa karşı işlenen her suçun karşısındayız. Kim suçu işlediğiyse karşısında oluruz. Kayıplar mücadelesi mücadelemizdir” diye belirtti. 

‘Yargı yurttaş hakları yerine gözaltında kaybetmeyi seçti’

Haftanın açıklamasını yapan Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık ise, 27 Ekim 1995′de gözaltına alınan 73 yaşındaki Abdülkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş’ın faillerinin isimlerinin bilindiğini fakat yargının yurttaş haklarını korumak yerine gözaltında kaybetme politikasını seçtiğini belirtti. AİHM’e başvuran ailelerin, 2003 yılında davayı kazandığını AKP’nin, suçu kabul ederek tazminat ödediğini dile getiren Şık, sorumluların yine yargılanmadığını, bu topraklarda yargının yurttaşın hakkını korumak yerine hukuksuzluğu esas aldığını vurguladı.

‘Kaybedilme nedenleri Kürt olmaları’

OHAL bölgesinde görev yapan Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz’un “JİTEM’ciler Kürtlere düşmandır. Vatandaşları, Kürt olmaları nedeniyle öldürdüler” açıklamaları hatırlatan Şık, Kürt olmanın kaybedilme nedeni olduğunu ifade etti. Şık, Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş için yeniden soruşturma başladığını söyledi. Toplu mezarların açılmasını talep eden Şık, Diyarbakır’da yapılan kazılardan çıkan kemiklerinin 100 yılık olduğu yönündeki Adli Tıp açıklamasının yetersiz olduğunun altını çizdi. Şık, “Adalet Bakanlığı’nı göreve çağırıyoruz. Kayıplarımızın akıbetini açıklamaması, faillerin yargılanmaması insanlık suçudur. Bu suç ikliminde ısrar eden başbakanı da unutmayacağız” dedi. DİHA