Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yarın başlıyor

Avukat Erdal Doğan, yarından itibaren bireysel başvuruları alacak olan Anayasa Mahkemesi'nin bugüne kadarki kaygısının, evrensel hukuk standartları olmadığını belirterek, "Misyonunu mevcut devletin varlığını devam ettirmekle yükümlü görmüştür. Bu nedenle Mahkemesine vatadandaşlardan öyle gelişigüzel başvuruları kaldırmayacak kadar da kendini seçkin addetmektedir" dedi.

ANKARA- Anayasa Mahkemesi'ni, yarından itibaren iç hukuk yolu tükenen konularda bireysel başvuru almaya başlayacak. Bireysel başvuru hakkı 12 Eylül 2010'daki referandumda kabul edilmişti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılabilecek her başvurunun kendilerine de yapılabileceğine dikkat çekti. Hukukçular ise bu adımı olumlu buluyor, ancak Anayasa Mahkemesi'ne hakim olan ideoloji nedeniyle çekinceler var.

ETHA'ya konuşan Avukat Erdal Doğan, "Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı elbette ki hak ihlallerinin bu kadar yoğun olduğu ülkemizde önemli bir gelişmedir" dedi.

Açıklamalardan bu başvurulara bakacak raportörler ve yargıçların AİHM uygulamaları üzerinde ciddi bir çalışma yürüttüğünün anlaşıldığını ifade eden Doğan, şöyle devam etti: "Yine açıklamalardan anlıyoruz ki bu konuda kendilerine Almanya ve İspanya'yı örnek almışlardır. Türkiye'de tüm aşamalardaki yargıçlar, Sayın Kılıç'ın ifade ettiği üzere, yalnız kürsü hakimleri değil temyiz mahkemeleri görevi üstlenen Yargıtay ve Danıştay hakimleri, hatta mevcut Anayasa Mahkemesi yargıçları da özellikle 2004 yılından itibaren Anayasanın 90/5. maddesi olan amir hükmü yani uluslararası temel hak ve özgürlüklerle ilgili sözleşme ve yargı kararlarını hemen hiç dikkate almadılar ve almak istemediler. Bundan sonraki süreçte alırlar mı? Alacaklarını sanmam. Çünkü mevcut hakim ve savcıların ve avukatların ilkokuldan itaberen aldıkları mevcut eğitimin içeriği, süreci ve şekli buna izin vermez. Halen tüm eğitim kurumları, müfredatlar, bilgi alma kanalları olan medyada dünyadaki temel hak ve özgürlüklere kapalı, ulusalcı, dar, milliyetçi bir ideoloji hat hakimdir.

Ülkenin son 100 yıllık geçmişini bile cesaretle tartışabilecek, yeni ufuklar açacak bilgiye ulaşabilecek ne istek vardır ne de kanal. Türkiye Cumhuriyeti yargısı da çok değil, son 100 yılın büyük yıkımlarının ideolojik etkilerini taşır ve bu haliyle taşımaya devam eder. 1915'te, 1919-1923 ve 1937-38 dönemlerinde neler olduğu, hatta 1990'larda binlerce insanın katillerini resmi ideoloji dışında sorgulamak iradesi olmadığı sürece, bu yargı aynı kalıpta devam eder."

Anayasa Mahkemesi'ne başvurularda Almanya ve İspanya oranlarının yakalanmasının hedeflendiğini belirten Av. Doğan, bu hedeflere ulaşmak için öncelikle, bu iki ülkenin Türkiye'dekine benzer geçmişlerindeki faşizan yıkımlardan ve katliamlardan nasıl bugünlere geldiğini, nasıl geçmişle etkili bir hesaplaşma içerisine girdiğini, idari ve yargısal dönüşümlerini nasıl yaptıklarını da örnek almak gerektiğini kaydetti.

Doğan, başvuruların harçlı olması konusunda ise şöyle dedi: "Bu esaslı sorunlar yanında mahkemeye başvuruların harçlı olması gibi kabullenilemeyecek durum ile hakkın kötüye kullanımının yine para cezası ile cezalandırılacak olması, yapısal ideolojik hastalığın bir sonucu. Çünkü Anayasa Mahkemesi bugüne kadar kendisini, o kadar çok sorunlu olan bir Anayasaya, o kadar çok bağlı görerek var etmiştir ki, hiçbir zaman biricik kaygısı, evrensel hukuk standartlarının ülkeye yerleşmesi olmamıştır. Misyonunu mevcut devletin varlığını devam ettirmekle yükümlü görmüştür. Yani statükocu olmuştur. Bu nedenle Mahkemesine vatadandaşlardan öyle gelişigüzel başvuruları kaldırmayacak kadar da kendini seçkin addetmektedir. Yine de küçük olumlu bir gelişme olarak değerlendirmekle kalalım ve umalım ki Anayasa Mahkemesi tüm bu eleştirilerimizi tersine çevirsin ve bizi yanıltsın."

Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarından Av. Özlem Gümüştaş, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurunun olumlu bir uygulama olduğunu söyledi. Gümüştaş, ekledi: "Ama nasıl etkin bir işleyiş olacak bilmiyoruz."

"Daha önceki değerlendirdiğimizde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidişi zorlaştırmak ve biriken dosyaları iç hukuk yollarıyla çözmek için buldukları bir yol diye eleştirmiştik" diyen Gümüştaş, hangi konularda başvuru yapılacağının bilinmediğini söyledi. Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda en az 150 lira harç ödeneceği iddialarını da hatırlatan Av. Gümüştaş, "Uygulamayı görmek gerekiyor" dedi.

HAŞİM KILIÇ NE DEDİ?

 

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, konuya ilişkin dün yaptığı açıklama, kendilerine yapılacak başvuruların yüzde 1-2'sini kabul edebileceklerini söylemişti. Yargıtay'ın ve Danıştay'ın görev alanına giren konularda başvuruların kabul edilemeyeceğine dikkat çeken Kılıç, "Bizi temyiz ya da istinaf mahkemesi olarak görmesinler lütfen. Yoksa yükün altından kalkamayız" demişti.

Kılıç, bu hakkın neden verildiği sorusunu da şöyle yanıtlamıştı: "Bu kadar önemli bir konuda, hak ihlallerinin yoğun yaşandığı bir ülkede kayıtsız kalınamazdı. Türkiye'nin bu alandaki notunun kırık olması bu hakkın bize gelmesi zorlayıcı ve zorunlu bir sebepti. Türkiye 19 bin davayla AİHM'e başvuruda ikinci, mahkumiyette de birinci ülke. Üstelik son yıllarda adil yargılama mahkumiyetleri arttı. Anayasa'nın 90. maddesi devrim niteliğindeydi. Ancak bu konuda 2004'ten beri kürsü hakimlerinin başarılı olduğunu söyleyemem. Hatta bir isteksizlik ve direnme var. Böyle bir tabloda Türkiye'nin evrensel standartlara uygun hareket ettiğinden, buna uygun hukuk düzeni olduğundan bahsetmek zor. Bireysel başvurunun getirilmesi bu yönüyle çok önemli. Amacımız AİHM'e başvuruları azaltmak."

Anayasa Mahkemesi

kaynak-etha