Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

KURMES İ TANITMA GİRİŞİMİ

sürü

 

Kurmeş Tanıtım Kitabı Yazı Kuruluna

2009 yıllarında üç arkadaşımız köyümüz
Kurmeş i tanıtma konusunda bir girişim
içeresinde bulundular. Girişimlerini de
sitemiz aracılığı ile bizlere duyurdular.
Üç arkadaşımız da kalem ve hazine
bilgisine sahip olmalarına rağmen
böyle bir girişimde vaz geçtiler.
Bende o arkadaşların öneri
girişimlerine dayanarak 2009 da
kaleme aldığım ve yazı kuruluna
ilettiğim bu kısa değerlendirmeyi
bilginize sunmak isterim.

Kurmeş tanıtma kitabını çıkarma girişimler
içeresinde olduğunuzu birçok defalar açıklamıştınız.
Çıkarmak istenilen kitabında genel başlıklarını
site aracılığı ile ilgililere duyurdunuz.
Kanımca, çıkarılmak istenen kitap ta
köyümüze ait konular ağırlıklı olmalıdır.
Genel bilgiler bölümünde, kültürel, aile ve
sosyal yapı, din, gelenek ve görenekler
(sersal, gaxend, xızır, 12 imam, cem
evlilik ve düğün törenleri, doğum ve
ölüm törenleri, kivrelik, musayıp)
gibi görenekler kurmeş den daha ziyade o
bölgenin ortak değerleri olarak işlenirse
daha iyi olacağını düşünüyorum.
Köyümüz içeresinde bulunulan ziyaret
ve kutsal tarihi olarak açıklana bilinir.
Garip Dede Türbesi ( Garip Dede hakkında
çok olumsuz bir şeyler duymama rağmen
onun türbesininin köyümüzde ziyaret olarak
anılmasına da bir anlam vermiş değilimdir),
büyük ve küçük kozıx, Guncık iki türbe daha var.
Biri şökürük yolu üstünde biride Bargiyan tarafındadır.
( Mahsumi Pak ve Mezeli Sıpi )
Köyümüzün değer verdiği diğer bölgedeki
ziyaretler ve türbeleri tarihleri ile anlatmak mümkündür.
( Axuçan, Sultan Hıdır, Hasen Mekke)
Garip dede konusun da büyüklerimiz farklı anlatımları var.
İki Garip ten bas edilir. Bir Garip dede köyümüzde
cem bağlarken Alevi Kızılbaş inancına aykırı bir
davranış içerisine bulunur. Alevilik te Dar meselesi var.
Hiçbir sebep olmadan tüm köylüleri dara kaldırır.
Dara kadın erkeklerin çıplak şekilde durmasını talep eder.
Bunu köylüler kabul etmez ve durumu Pirelerine anlatılır.
O pirde Garip dedeye beddua eder ve kısa bir
zaman zarfında Garip dede köyümüzde ölür
ve bugünkü mekânına defin edilir.
Bazıları da hayır o Garip değil başka bir
Garip olduğunu söylerler. Birinci Garip olanağı yüksektir.

Etnik yapı ve dil:
Aşiret konusu iyi işlenmelidir.
Başkalarının bizi nasıl değerlendirdiğine değil,
bizim kendi kendimizi nasıl değerlendirdiğimize bakmalıyız.
Birçok araştırma yazıları bizi bir aşiret olarak görmekteler.
Ben hiç bir köylümde, bir aşirettik lafını duymuş değilim.
Her yerde bir aşiret olacağı kuralı yok.
Birçok büyük köyler var ki, kendi isimleri ile anılırlar.
Bunun birçok nedenleri vardır.
Köy çok büyük, ya da başlı başına bir
sancak özelliğine sahiptir.
Kanımca bizim köyde geçmişte çok büyük
ve kendi kendisini yönetecek bir durumda
olduğu için aşiret ismini kullanmamış ve
köy ismi ile tanınmıştır.
Çevre köyleri öyle değil.
Çevre köylerin büyük bir çoğunluğu şu ve ya
bu aşirete mensup oldukları bilinir.
Aşiretler dağınık ve belli bir alana yerleşik
olmayan aile boylarıdır.
Kurmeşanlar kendi başlarına bir köydür.
Her hangi bir aşiretle bağları yoktur.
Kurmeşan köyünden göç edip, Sivas, Erzincan,
Kayseri, Gümüşhane ve diğer bölgelere
yerleşmiş tahminen 20 aşkın Kurmeşli
köylerin varlığı bilgimiz dâhilindedir.
Koçgiri aşireti ile belli bağları olduğu anlatılır.
Koçgiride başlı başına bir aşiret değil.
Aşiretten daha ziyade belli bir bölgede yaşıyan
Kürt - Alevi Kızılbaş topluluğun yerleşin alanıdır.
Kan bağında daha ziyade ortak inanç bağlarının
güçlü olduğu bir coğrafyadır.
Bu toplulukta Kurmeşlilerinde yer aldığı anlatılır.
Yanılmıyorsam, Kurmeşli Mustafa Axa ( Mıst i Ozaman i)
adında birisi bu bölge topluluğuna uzun bir
dönem önderlik yapmıştır.
Feratanlar la Kurmeşliler arasında bir yakınlaşma vardır.
Bunun esas nedeni, Koçgiri aşiretinin yenilgisi ve
bölgede otoritesi boşaldıktan sonra,
Dersimdeki bazı aşiretler Kurmeşliler üzerinden
baskı ve otorite mekanizmalarını sağlamaya çalışırlar.
Kurmeşliler kendilerini korumak için Feratan aşireti
ile iyi ilişkilerini kurar ve Feratan aşiretine ganimet verirler.
Kendilerini bazı aşiretlerden koruma amacı ile
Feratanların mandasına girmeleri, bizlerin
Feratan aşiretine bağlı olduğumuzu getirmez.

Şafak lılar konusu:
Bu terim özellikle 1960 lı yıllardan Dersim
merkezindeki zazaca konuşan dersimlilerin
bizler için kullandıkları bir deyimdir.
Sabahları erkende göçüp malı ve hayvanları ile
yaylalara giden göçebe bölge halkı için kullanılan
bir deyimdir.
Bazı yazarla da şafak lılar adı altında bir aşiret ve
toplulukta bahsederler. Bu doğru değil.
Yaşam biçimi olarak ortak özellikler vardır.
Şafak bölgesinde yaşayan Şekekanlar vardır.
Bunlar suni Kürt komşu köylülerdir.
Kürt aşiretleri içeresine Şekekanlar vardır.
Kökleri Süriye ve Urfa ya kadar uzandıkları
tarihi bilgiler içerisindedir.

Ezbetler konusu:
Belli bir alan içersinde veya sonradan dağılmış
yakın kan bağı olan aile bireyleridir.
Bizim köyde belli başlı yedi ezbet bulunmaktadır.
Bunlardan bir birine yakın olan ezbetler vardır.

Reşiyanlar: Reşiyan ezbetine yakın olanlar,
Muskanlar, Gere Mamkanlar ve Gıştımanlardır.
Bu konuda Halil İmak , Hasan Güneri,
Mahmut Özçelik ve Sıto Ber ile
yaptığım bir söyleşi vardır.
Bunu bir başka yazımda anlatmaya çalışırım.

Ozemanlar ve onlara yakın olanlar Ocanlar ( Sabıranlar)
ve Aliyanlar vardır.
Ezbetler arasında aile bireyleri ve akrabalık
dereceleri olan soyadı ile açıklarsak,
şu tablo ortaya çıkmaktadır.

Reşiyan lar: (Aslaner, Aslan, Durmuş)
(Sağ ,Tan), (İmak, Azak, Güneri, Özçelik)

Muskan lar: (Öz , Ok) , (Ber, İltimür)

Geremankan: (Irmak, Gürbüz) , (Gayer)

Kıştıman: (Düzyar, Dadaşut )

Ocan lar: (Yılmaz, Top) , ( İdar , Yalçın)

Ozeman lar: (Tan, Banguş), ( Nadir , Çaliş ,Uç)

Aliyan: ( Kurt,Çakır) , (Baysan)

Ezbetler konusunda bir çalışma yaptım ve
sonrada bıraktım.
Bu konuyu incelerken, köyün tarihi ve yerleşim
noktalarınıda incelemek lazım.
Benim bu konuda araştırmamı kısaca
şu şekilde özetleyebilirim. .
Köyün yerleşim alanları genellikle sulu alanlar dır.
(Köyümüzün çok büyük olduğu söylenilir.)
Coğrafi sınırları güneyde Demrek ve Şökürük,
Batıda Taxsu, Barav, doğuda Zevrek, Cüçge,
kuzeyde Abşeker, Inköyü olarak söylenilir.
Doğruluk payı çok büyüktür.
Bizim köyün bir mezrası olan Orcanın sınırları ta
Bargini köyünün altlarına kadar gider.
( Kurmeş Orcan hikâyesi gündeme gelmektedir.
Tarihi şahitlerin ifadesine başvurulması
gerektiğine inanıyorum)

Köyümüzün şu andaki yerleşim alanı, kesinlikle
400 yıllık bir tarihi olduğuna inanmıyorum.
Yerleşim alanında hiç bir tarihi kalıntı işaretleri yoktur.
Köyümüzün esas yerleşim alanı deşt bölgesi olduğunu,
Tahmin ediyorum.
Oralarda yapılacak kazılar köyümüzün yerleşimi
hakkında daha güzel bilgiler vereceğine ediyorum.
Mezarlık alanları genellikle aşağı derede Pagan ve
köyün altı Barzıngan alanlarında raslanılır.
Köyümüzün eski yerleşim alanının şimdiki yerleşim
alanı olmadığı bu mezarlık alanlarında
çıkarak tahmin edine bilinir.

İnsanlar neden yerleşim yerlerini terk
etmişler sorusuna gelince birçok nedenlerin
olması ihtimali vardir.
Ya depremler sonucu çeşmeler çekilmiş,
ya savaşlar nedeni ile yüksek yerlere göç edilmiş
ya da kıtlıklar olmuş, insanlar başka yerlere göç etmişlerdir.
Ben Deprem, kıtlık ve savaş sonucu köylülerimizin
mekân ve diğer alanlara göç ettikleri kanaatındayım.
Göç meselesini incelerken kimler göç edebilir
konularını araştırmak lazımdır.
Buna ışık tutmak için günümüzde ki özellikle
yurtdışına göçe bakarsak, kimin şebekye,
uçak, yol parasını verecek gücü varsa,
onlar genellikle yurtdışına göç etmişler.
Eskide, kimin atı, katırı, devesi, öküzü ve kesici
aletleri varsa onlar göç etmişlerdir.
Göç olgusu olmuşsa, köyümüzde kalanlar
göç edecek durumda olmayan fakirlerdir.

Köyümüzün şu anki yerleşim alanına yerleşmiş
köylülerimizin sahip oldukları tarla ve arazilere
bakılırsa, en fakir olan ezbetler Reşiyan,
Muskan, Geremamkan ve Kıştımlılar
olduğunu tespit etmek mümkündür.
Genelikle sulu alanlar, Ozeman, ve Aliyan
elinde olduğu gözlenmektedir.
Anlatılanlara dayanarak, şu an sahip oldukları
alanlara değil, bundan 200 ve üçyüz yıl önce
sahip oldukları alanlara bakılırsa,
Ozemanlar ve Aliyanlar tüm sulak alanları ellerinde
tuttuklarını görmek mümkündür.
Bu konuyu daha da genişletmek ve kimin tarlasının
önceden kimlerin elinde olduğunu
ispatlamak mümkündür.

Belki ileride Kurmeşliler den biri merak eder,
bu konuyu diplom veya doktora tezi olarak incelerse,
o zaman daha bilimsel akademik bilgilere kavuşabiliriz.

Horasan meselesi:
İnsanoğlu hep kendisinin kutsal ve kutsal
topraklardan geldiğini anlatmaya çalışırlar.
Bazı insanlar, diğer insanlar üzerinde fiziki
olarak güçleri yetmediği zaman, ruhsal
olarak hakimiyet ve hükümlüğünü korumak
için bunu kaldıraç olarak kullanırlar.
Bu durumda geçimlerini sağlıyanların da var
olduğunu göz önüne alınırsa, bizim köyünde
Horosan dan geldiğini söylemesi normal
anlayışla bakmak lazımdır.
Dedeler ve Şixler mevcut hakimiyetlerini korumak için,
kutsal topraklardan geldiklerini anlatırlar.
Bu masal insanlara o kadar hoş geliyorki,
diğerleride kendilerinin kutsal topraklardan
geldiğini idda etmekteler.
Kutsal kavramı başlı başına konuşulması gereken
bir konudur. Mesela köylülerle yaptığım konuşmada,
Bargini topraklarının Kurmeşlilerin toprak alanı
içersinde olduğunu iddia eder ve Ağuçan a
orda kendisine toprak verdiklerini söylerler.
Çelişkili bir başka hikaye anlatırlar.
Bir genç Ağuçanla birlikte fırın ateşine atılır.
Genç çocuk yanma tehlikesi ile korkar ve fırından
çıktıktan sonra, gencin başındaki fesin küçük
şekilde yandığı için ona kum reş li derler ve
Kurmeş insanı ondan türediği masalını anlatırlar.
Bir önce anlatılanla çelişki ortaya çıkıyor.
Bargini topraklarını Kurmeşliler Ağuçan a
verdiklerini söylerlerken, Kurmeşlilerin Ağuçan
la birlikte fırına atılmış bir çocuktan türediklerini söylerler.
Horasan konusunu Mehmet Bayrak,
Koçgiri ve Dersim kitabında detaylı
açıklama getirmektedir.
Dersim ve Koçgiri bölgesinde binlerce
kişi Hunların işkalına karşı Horasan
bölgesine yerleştirilirler.
Uzun bir dönem sonra oraya yerleştirilen bazı
Dersim li ve Köçgiri ler topraklarına geri dönerler.
Horasan dan gelenler değil, Horasan a gidip,
sonrada dönenlerdir.

Dersim tarihi olaylar konusunda bir düşünce
belirtemiyeceğim.
İsyan kelimesi ne derece doğru bunu iyi
değerlendirmek lazım.
Bence isyandan daha ziyade koruma ne
savunma terimleri kullanılırsa
daha iyi olur düşüncesindeyim. .
Sosyal kültürel gelişmeler de günümüzdeki
delilere dayanılırsa daha iyi olacağını düşünüyorum.

Sizin başlık konularına almadığınız şu eksiklikler vardır.

Doğal ve tarihi yapılar:

Gelin taşı:
Bunun hikayesi vardir.
Hikaye anlatılırken, bilimsel olarak peri
bacalarının nasıl oluştuklarını da yazmak gerekir.
Peri bacalar gelelikle kum ve kireçli kayalardan oluşur.
Bu kayalarda kum ve kireç mineralleri yanı
sıra diğer katı minerallerde mevcuttur.
Yağmur, rüzgar ve güneşin etkisi ile yukarıdan
aşağıya doğru silindir şeklini alırken
katı mineraller az aşınırlar vs.

Mağaralar:
Köyümüz sınırları içersinde olan mağaraların
tabii mağaralar değil, insanlar tarafından yapıldığı,
mağarada kullanılan alet izlerinde görmek mümkündür.
Bir başka anlamda, köyümüzde taş devrinde
insanların yaşadığı ve taş dervine tekabül eder
tarihi yapıtların mevcut olduğunu detaylı
şekilde dile getirmek lazım.
Mağaralar ve Gelin taşı gelecekte köyümüzün
en önemli turizmin ilgi alanları olduğunu ve
bu yerlerin UNESCO nun koruması altına
alınması ve turizme açılması gerekliği
vurgulanmalıdır.

Ürünlerimiz:
Hayvancılık, hayvansal ürün çeşitleri ve
özelikleri anlatılmalıdır.
Peynir, Lor, ilk kuzlamadan sonra sütte
yapılan çörek, tulum peyniri, tuzlu peynir,
çökelek ve çökelek çeşitleri, bunların nasıl
yapıldığı, yayık, yoğurt, ayran, vs.
Koyun Kuzu Kırpma, Kuzuları
annelerinden ayırma zamanı,
Koçları ve tekkeleri sürüden ayırma
zamanı, sürüye katarken yapılan
merasim, çoban (çobanlarda kendi aralarında
beceri ve yeteneklerine göre guruplanırlar.
Baş çoban, sağma, kırpma, tuzlama ve
sulama ve temel beslemeleri bilendir)
Çoban keçeleri, kaval, kısacası çevre köylülerin
bilmediği üretim yaşam şekillerini anlatmak gerekir.
Koyun ve keçi yünlerinden yapılan ürünler.
keçe, kilim, cacım, döşek, yorgan, siyah çadır,
çuval, hakip, yastık, halı, alt desen halısı
( yıli), palan vs...
..
Köy kökeni:
Bu konuda köy haritasını çıkarırken,
köyümüzün semt isimlerini yazmaya çalıştım.
120 ın üstünde semt isimlerini yazdım.
Bu isimlere bakılarak, bunların hangi
dilden geldiğini tespit etmemiz mümkündür.
Bir yerleşim alanında hangi kültür ve
toplulukların yaşadığı, orda bırakılan tarihi
kalıntılar ve alanda kullanılan isimlerle belirlenir.
120 ın üstündeki semt isimlerinin % 95
ninin kürtçe kelimelerden oluştuğunu
görmek mümkündür.
Harita daha güzel çizimi ile kitaba alınmalıdır.

Din:
Alevi inancında olan köyümüzün pirleri kimlerdir.
Bunların adlarını yazmak lazım.
Cem törenlerinde 12 görev dağılımında,
hangi aile hangi görevle görevlendirildikleri yazılmalıdır.
Süpürgeci, Parsacı kimdir?
Bunlar merakla okunulacak ve tarihi görevleride
sülale boyu devam edilmesi gereken kutsal görevlerdir.
Alevi inancındaki insanlarımız üzerindeki
Zerdüşt inanci da işlenmelidir.
Güneş, ay, yıldız, dağlar, ağaçlar, ateş vs...

Soyağacı:
Bunu çıkarmak mümkündür.
Her ezbette, biraz kalem yalamış,
aile geçmişleri konusunda bilgisi olanların,
bilgilerine baş vurulursa soyağacını çıkarmak
mümkündür.
Ben Ocan lar konusunda çıkardığım soyağacı ile,
Ocanlıların 400 yıllık aile yapısına kadar vardım.
Aslında elimizde bazı imkanlar vardır.
Bir çok tarihi şahitlerimiz halen yaşamaktalar.
Onların bilgilerine başvurmamız gerekir.
Her ailede birisi soyağacı konusunda bilgi
verebilecek durumda olduğuna inanıyorum.
Çıkarılacak kitap, genel araştırmalardan daha ziyade,
tarihi şahitlerin verdiği bilgilere dayanılarak
çıkarılırsa daha iyi olacağına inanıyorum.
Kitap Kurmeşli okuyucularına hitap etmelidir.
Eksiklikler ileride yazdığım gibi, bir kurmeşli
bu konuyu diplom veya doktor tezine alıp daha
detaylı incelene imkanı doğabileceğine inanıyorum..

Kitap sonuçları vermemeli.
Bir dokumentasyon kaynağı olmalı sonuçlar
ileriki araştırmalarda verilmelidir.
Ben her konuda kesin sonuç dan daha ziyade,
kısmı tahminleri öne çıkarırsak daha
iyi olacağını düşünüyorum.
Yazılar :
Sitede bir dizi yazılarımız var.
Benim yazılarımı bırakmanıza müsaade ediyorum.
Bir sürü anıları siteye yazdım. Onlarıda kullanabilirsiniz.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Benim yazmam gereken bir konu varsa,
taleplerinizi beklerim.

Mehmet Yılmaz 19. Mart 2010

Not: Bir kitapçık çıkartma düşüncesi Ali Haydar Gürbüz, Hıdır Güneri ve Haydar Üç tarafında önerilmişti.