Kürtçe için bütün dilleri yasakladılar!
Cezaevindeki çevirmen Tonguç Ok’un üretimini engelleyen Kocaeli F Tipi Cezaevi yönetimine tepkiler büyüyor. Evrensel Basım Yayın, Türkiye Yazarlar Sendikası ve yazarlar, Tonguç Ok’un yanında.
Cezaevindeki çevirmen Tonguç Ok’un üretimini engelleyen Kocaeli F Tipi Cezaevi yönetimine tepkiler büyüyor. Evrensel Basım Yayın, Türkiye Yazarlar Sendikası ve yazarlar, Tonguç Ok’un yanında.
Tonguç Ok, yıllardır Kocaeli 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yatan genç bir çevirmen. 1974 doğumlu Ok, Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı 3. Sınıf öğrencisiyken 1997 yılında tutuklanmış, o tarihten beri de cezaevinde. Bugüne kadar dört dilden, İspanyolca, İtalyanca, Kürtçe ve İngilizce’den çeviri yapan Tonguç Ok, aslında cezaevinde yazmayı ve çevirmeyi sürdüren birçok Türkiyeli yazar, devrimci ve aydının izinden giderek hapisteki günlerini okuyarak ve üreterek değerlendirmeye çalışıyor. Bugüne kadar yayınlanan çevirileri arasında J.D. Bernal’ın iki ciltlik “Tarihte Bilim”i ve “Marksizm ve Bilim”i, Maurice Cornforth’un “Pozitivizme ve Pragmatizme Karşı Felsefeyi Savunmak”ı, yayına hazır çevirileri arasında da Bernal’ın “Bilimin Toplumsal İşlevi”, John Eaton’un “Marx Keynes’e Karşı”sı, Pablo Miranda’nın “Ülkem Toprağım ve Halkım”ı bulunuyor.
YASAYA AYKIRIYMIŞ!
Ancak, Tonguç Ok’un çevirilerini sürdürmesine, bir süredir izin verilmiyor. Çünkü Ok, yabancı dildeki yayınları, yani çevirisi için gerekli materyalleri, “yasaya aykırı” olduğu gerekçesiyle alamıyor. Çevirmenin, 5275 sayılı yasanın 62. Maddesinin üçüncü bendine dayanan “Yabancı dildeki yayınların cezaevine alınmaması” uygulamasının mağduru olması geçen hafta gündeme gelmişti. Ok’un kitaplarını yayınlayan yayınevi Evrensel Basım Yayın, çevirmenin üretiminin engellenmesini eleştirdi. Yayınevi, Ok’un 19 Temmuz tarihinde kendilerine gönderdiği mektuptan çarpıcı satırları da aktardı.
MÜDÜR DEĞİŞİNCE, UYGULAMA DEĞİŞTİ
Tonguç Ok, mektubunda şöyle diyor: “Gramsci üzerine kendi çapımda bir çalışma yapmayı düşünüyordum. İtalyan komünistlerinin yayınlarını temel alıp Türkiye’deki bir zamanların meşhur “sivil toplumculuk” tartışmalarına konuyu bağlamaktı niyetim. Ne var ki hiç hesapta olmayan bir sorun çıktı. Hapishane müdürümüz değişti ve yeni gelen müdür (ismini yazamıyorum çünkü o zaman ‘hedef’ göstermiş oluyormuşum) 5275 sayılı kanunun 62. maddesinin 3. bendine dayanarak yabancı dildeki yayınların içeriye alınmaması işlemini başlattı. Bu kanun yeni çıkmış değil, yıllardır yürürlükte. Kaldı ki yabancı dildeki yayınların içeri verilmeyeceği gibi bir hüküm de içermiyor. Eski müdür zamanında aynı kanun yürürlükteydi ve hiçbir sorun yaşamamıştık…
Octubre’yi ve Tîroj’u alamadım. Tîroj için mahkemeye başvuracağım. Mahkeme hukuk çerçevesinde bir karar verirse sorun çözülür. Ama malum, her şey mümkün ülkemizde. Bu konuda biraz uğraşmak gerekecek. Tam da ‘Kürtçe yasağı kalktı, açılım üstüne açılım yapıyoruz’ dedikleri bir dönemde böyle bir yasak çıktı. Cezaevi öğretmeni yasaklama kanuna aykırı olduğu yönünde karara şerh düşmüş…”
TEK MAĞDUR OK DEĞİL
Evrensel Basım Yayın Genel Yayın Yönetmeni Cavit Nacitarhan, üretme özgürlüğü engellenen çevirmenlerine destek olarak propagandası yapılan yeni açılımları hatırlatıyor. Yayıncı Nacitarhan, uygulamanın keyfi olarak gerçekleştirildiğini ve “Kişinin okuma, öğrenme ve üretme çabasına konulmuş bir ambargo” olduğunu düşünüyor. Bugüne kadar cezaevinde sayısız kitabın yazıldığını, tabii ki “yabancı dilden” çevrildiğini hatırlatan Nacitarhan, üretme özgürlüğüne ve dile konan bu ambargoya karşı, kamuoyunu tepki göstermeye çağırıyor.
Üstelik, aynı 5275 sayılı yasanın 62. Maddesinin birinci bendi, mahkemeler tarafından yasaklanmamış yayınların hükümlüler tarafından serbestçe alınabileceğini söylüyor. Cezaevi öğretmeni de karara koyduğu şerhte, bunu hatırlatıyor. Ancak buna karşın, bu yasaya uygun olduğu iddia edilen “yabancı dil” yasağının tek mağduru çevirmen Tonguç Ok da değil. Kocaeli 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde, özellikle Kürtçe yayınlar okumak isteyen mahkumlar, aynı gerekçeyle satın almak istedikleri yasal yayınları koğuşa sokamıyor.
Tonguç Ok üretimine devam edebilmek, cezaevindeki diğer hükümlüler de istedikleri kitap ve dergileri okuyabilmek için kararın düzeltilmesini bekliyor.Evrensel KÜLTÜR SERVİSİ
İran’da binlerce yıl öncesine ait mağaralar, zorlu kış aylarında köylülere ve hayvanlarına barınma olanağı sağlıyor.





Em ‘ewul pezan nas bikin, sê çeşît rengê pez hene; pezê sor, spî û reş. Xûyê bizinê bi rik û har e, mih jî sernerm û mûlayim e.
Biletler için:
Sesi ve müziği ile ünü Amerika’ya varan Kürt sanatçı Aynur Doğan, bir süredir yaşadığı Avrupa’dan dünyaya açılma projeleri üzerine çalışıyor. Aynur Doğan, uluslararası alanda prestijli müzik şirketleri ile yeni projeleri üzerinde çalışırken, Amerika’nın Boston kentindeki Berklee Müzik Okulu tarafından kısa bir süre önce kendisine verilen “Akdeniz Müziğinin Divası” ödülü ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor.
Yönetmenliğini yaptığım film ‘He Bu Tune Bu’ (Bir Varmış Bir Yokmuş) festivalinizde değerli bir ödüle layık görülmüştür. Bir sinemacı için tatbiki ödüllendirilmek gurur verici ve teşvik edici bir olaydır. Ancak üzülerek belirtiyorum ki bu ödülü kabul edemeyeceğim. Hepinizin bildiği gibi geçen yıl Avrupa’nın göbeğinde, Paris’te, şehrin ortasında üç siyasetçi Kürt kadını güpegündüz vahşi bir şekilde katledildiler. Dünyanın en güvenli bölgesi olarak bilinen Avrupa maalesef bu üç devrimci kadına mezar oldu. Bu katliamın üzerinden uzun vakit geçmesine rağmen Avrupa hükümetleri ve yargı kurumları maalesef yeterli bir duyarlılık gösterip olayı hala aydınlatmadılar. Avrupa ve özellikle Fransız hükümetinin bu sessizliği ve duyarsızlığı Fransız istihbaratının ve dolayısıyla hükümetinin bu olayın üstünü örtmeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Bu olay ile birlikte, Kürtler ve ezilen diğer halklar açısından, Avrupa’nın demokratik, adil ve hümanist değerleri anlam yitimine uğramıştır. Avrupa’nın aydınları, sanatçıları, siyasetçileri bu olaya karşı yeterince ses çıkarmayarak üzerlerine düşen sorumluluklardan kaçınmışlardır. 

Hasan Coşar‘la, çıkardığı ilk kitabı ’’Tarihte ve Günümüzde Kadın’’ üzerine bir söyleşi yaparak, siz değerli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.
