Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Tahir Elçi'yi Vurdular-Ehmed Pelda

Tahir Elçi’yi vurdular. Beklentilerimizi vurdular. Bir daha barışı, birlikte yaşama umudumuzu katlettiler.

ha berelciTamam, anladık. Devletin bütün birimleri, en alt kademesinden tepedeki Erdoğan’a bunu bilerek, isteyerek, planlayarak, entrikaları kurgulayarak, binlerce mesaj ile Elçi’mizin şahsında bize saldırarak uyguladılar.

Acıyla yoğrulmuş yüreğimize bir bıçak daha saplandı. Ama biz katmerleşmiş acımızda birliğiz, bütünüz. Kürtler olarak böyleyiz. Aramızdaki düşünsel, ideolojik, anlayış farklarının hepsi eriyor, bir yürekte, bir ruhta Elçi’mizin kortejinde birleşiyor.Kobanê’de, Cizîrê’de, Botan’da, Kandil’de, Şengal’de, Behdinan’da, Serhad’ta, Kürdistan ülkesinin bütün hücrelerinde ortaklaşıyor, yüzleşiyor birbirimize sarılıyoruz.Çünkü yalnızız.Dilerdik ki, kütleler halinde sınırdaşımız, yaşamı paylaştığımız halklarda bu acımızı paylaşsaydı. İsterdik ki, İstanbul’da aynı işte çalışan bir Kürdün acısına bir Türk sevinmeseydi.

Tamam, bu devlet bizim değil, halkların değil. Ama Türkün içinde olduğu bu halk da mı bizim değil. Üzgünüm ama yalnız bir avuç Türk demokratının, vicdan sahibi insanının haricinde ana kütle hiçbir paylaşımda bulunmadı, bulunmuyor. Ya da varlığımız görmüyor, kabul etmiyor. Siyasal projeksiyonları, ideolojik kampları, inanç üzerinden oynanan oyunları ve bütün bunlardan hareketle oluşan çıkar güçlerinin elbet hesapları, planları olacaktır. Ama bunların dışında devasa bir toplum var. Hatta bunların içinde yer alan vicdan sahibi insanlar var.

Bu vicdan hiç mi ortak çarpmıyor? Komşusunun acısını paylaşacak, ona saygı gösterecek kadar anlayış sahibi insanlar yok mu bu koca coğrafyada? Doğru, ruh dünyamız da farklılaştı. Maalesef biz Kürtler acılarımızda birbirimizi keşfediyor, birbirimizle buluşuyoruz. Ulusal sevinçlerimiz, birleştirici unsurlarımız, zaferlerimiz, öğünç kaynaklarımız çok az ne yazık ki.

Peki acımızı, elemimizi gören, birlikte yaşadığımız milyonlarca Arap, Türk, Fars’a ne demeli? Hiç mi ortak olunmaz? Hiç mi bir dert paylaşılmaz? Bu bir kin mi? Bir vurdumduymazlık mı? Bir kibir mi? Hümanist birkaç söz ve söylem vicdanları temizlemez, kibri, kini, egemen olma duygusunu yıkmaz, yıkamaz. Anlaşılan o ki, bize ölümden başka bir yol reva görülmüyor. Fiziki ölümler olabildiğince devam ediyor. Yetmiyor. Yanı sıra asimilasyon, eritme, tüketme amaçlanıyor. Bu da ölümdür, öldürmedir.Vallahi başaramayacaksınız. Siz şimdi Elçi’mizi vurdunuz, kundaktaki bebemizi de öldürdünüz, 80’lik dedemizi de katlettiniz, annemizi ve bizi de cansız bıraktınız. Ama sizin öldürürken vermek istediğiniz mesajı biz sizin dilediğiniz gibi algılamadık. Biz kendimizi inşa ettik, var ettik. Korku duvarlarını yıktık, ölümü yendik, ölümsüzlüğe çevirdik.

Aranızda bir avuç Türk yoldaşımız, dostumuz, arkadaşımız var. Artık alırız onları da sizden, kendi yeni ülkemizi, dünyamızı, coğrafyamızda bir çiçek bahçesi misali inşa ederiz. Siz de kininizde, nefretinizde, tükenmişliğinizde tekliğinizde batın, lanet olun.