Mem û Zîn'den günümüze Kürtlerin Saray Müziği kitaplaştı
ürt müziğinin sadece dengbêjlikten oluşmadığını gözler önüne seren ve Mem û Zîn'den günümüze Kürt kültürünün ve kimliğinin önemli bir parçasını oluşturan Kürt Sanat Müziği, H. Mem'in öncülüğünde Zana Farqînî, Miraz Ronî ve Şefik Beyaz'ın 4 yıllık bir çalışması sonucu Kürt Saray Müziği (Mûzîka Sarayê ya Kurdî) ismiyle kitaplaştı. Türkçe, Kürtçenin Kurmancî ve Soranî lehçeleri ile İngilizce ve Arapça çevirisi yapılan kitabın isimi ise Sosyolog İsmail Beşikçi'nin önerisi.Bilinenin aksine sadece sözlü dengbêjlik geleneğine dayalı olmayan Kürt müziğinin en zengin kaynaklarından olan Kürt Sanat Müziği, tarihin tozlu raflarından indirildi. Kürt kültürünün ve kimliğinin önemli bir parçasını oluşturan Kürt Sanat Müziği 4 yıllık bir, çalışmanın ardından Kom Müzik tarafından 'Mûzîka Sarayê ya Kurdî' adıyla kitaplaştırıldı. Kitabı hazırlayan H. Mem önemli bir ilke imza atıyor. Kendi alanında bir ilk olan Kitap, Kürt müziğinin pek bilinmeyen bir türünü, zengin bir Kürt sanat müziğinin varlığını açığa çıkarıyor. H. Mem'nin öncülük ettiği, Zana Farqînî, Miraz Ronî ve Şefik Beyaz projenin tasarlanmasında ve yürütülmesinde yer aldı. Kitap Ehmedê Xanî'nin Mem û Zîn adlı eserinde adı geçen Kürt Sanat Müziği'nin makamların ve enstrümanlarını tespit ederek hazırlandı.
Kitap 4 dilde yayınlandı
Türkçe, Kürtçenin Kurmancî ve Soranî lehçeleri, Arapça ile İngilizce çevirisi yapılan kitap, büyük bir projenin parçası olarak görülüyor. Projenin ana bölümü Ehmedê Xanî'nin Mem û Zîn tasarımında adı geçen makamların sahnelenme kurgusuna uygun olarak yapılan bestelerden oluşuyor. Kitabın ilk birinci safhasında Mem û Zîn kitabının on simge sayısının müzik makamları yapı tekniğinde de olması gerektiği yönelirken, ikinci safhasında ise Kürtlerin yaşam coğrafyasında bahsi geçen makamların yaşayıp veya yaşatılıp yaşatılmadığı araştırıldı. Bu çerçevede Kürtlerin yaşadığı 4 parçada araştırma yapıldı. Kitapta ek 12 eserden oluşan bir CD'de bulunuyor.
12 makam yeniden bestelendi
Müzisyen Behrûz Rezaî, Evina Xanî (Xani'nin Sevdası), Dûrî (Uzaklık), Dengî (Sesli), Dîl (Tutsak), Rizgarî (Kurtuluş), Êşa Memê (Mem'in Acısı), Serkeftin (Başarı), Şahî (Şölen), Neviyê Baba (Babanın Torunu), Bayê Êşqê (Sevda Yeli) ve Newroz tespit edilen 12 makamı yeniden besteledi.
'Kürt Saray Müziği adı İsmail Beşikçi'nin önerisi'
Kitabı yaratıcılarından aynı zamanda en geniş Kürtçe-Türkçe sözlüğün hazırlayıcısı Kürt Dilbilimci Zana Farqînî, çalışmanın kolektif bir çalışma olduğunu söyleyerek, bir yönünü teorik diğer yönünün ise müziğin pratikleşmesi olduğunu belirtti. Êhmede Xanî'nin Mem û Zîn eserinde, müziğin makamından teriminden ve müziğin enstrümanlarını anlattığını dile getiren Farqînî, o nedenle Kürt müziğinin tarihini de ele aldıklarının vurguladı. Kitabın İsmini Yazar İsmail Beşikçi'nin önerdiğini dile getiren Farqînî, 'Yazar İsmail Beşikçi'nin önerisi üzerine Kürt Saray Müziği adını uygun gördük. Kürt Saray Müziği adını vermemiz çok önemli. Kürt halkı tarih hakkında yeterince bilgi sahibi değil. Bilgi sahibi olanlarda Kürt müziğinin zenginliğini bilmiyor' dedi.
'Eski makamlarla yen besteler yapmak istedik'
Êhmedê Xanî'nin Mem û Zîn eserinin 1695'te tamamlandığını sözlerine ekleyen Farqînî, eserde Kürt müziğinin makamından söz edildiğini dile getirdi. Eserin makamlarını araştırdıklarını belirten Farqînî, 'O makamlarla yeni besteler yapmak istedik. Kürt müziğinin geçmişine dikkat çekmek istedik. Kim o müziğini makamına, otantiğine, enstrümanlarına göre daha uygun beteler yapabilir diye düşündük' diye konuştu. Kürt saraylarını anlatmak istediklerini vurgulayan Şeref Xan'ın sarayının, Bedirxan ailesinin ait Birca Belek'in İshak Paşanır saraylarının Kürt sarayları olduğunun altını çizen Farqînî, bu sarayların Kürt müziğinde çok önemli yeri olduğunu dile getirdi.
'Türk Sanat Müziği'nin yüzde 60'ı Kürt Sanat Müziği'nin makamlarından oluşuyor'
Türkiye'nin en önemli müzik otoritelerinden Prof. Dr. Mustafa Erduran Surat'ın sanat müziği repertuarı üzerine yaptığı araştırmaya göre; TRT'nin repertuarı yüzde 40 Kürt makamı, yüzde 20'sinin ise Mezopotamya makamından oluştuğunu hatırlatan Farqînî, Surat'ın bir çok yerde yaptığı değerlendirmede ise Türk Sanat Müziği denilen müzik türünün aslında Kürt Sanat Müziği olduğunu dile getirdiğini belirtti.
Dede, oğul ve torunun sürdürdüğü 3 kuşak müzik
Kürt müziğinin ve Mezopotamya müziğinin tarihinde Musulîyan ailesine rastlandığını vurgulayan Farqînî, Kürtlerin bu ailenin Kürt olduğunu bilmediğini belirtti. Farqînî, kimilerine göre Yahudi Kürt, kimilerine göre de yezidi Kürt kökenli olan müzik ustası İbrahim Mehdi Musulî'nin, İslam Abbasi Devleti döneminde Pythagoras'ın müzik teorisini geliştirdiğine dikkat çekti. Farqînî, 'Halife Harun Reşit himayesinde ilk müzik okulunu kuran İbrahim Mehdi, ses dizgeleri teorisi ve ses aletlerinin gelişmesi için çok ciddi çalışma yürüttü. Öğrencisi olan oğlu İshak Musulî babasını eğitimindeki ebcet, notalı yazma tekniğini geliştirdi. İshak Musulî'nin Hammad aile müzik ekolunu devam ettirdi' şeklinde ifade etti. Afrika üzerinden İspanya Endülüs'e göç eden ve gitarın babası olarak bilinen Ziryap'ında Musulîyan ailesinin yanında yetişen Musul Kürtlerinden olduğunu sözlerine ekleyen Farqînî, Ziryap'ın ud sazına beşinci teli ilave edip mızrabı ilk kullanan ve flamenkoyu yaratan kişi olduğunu dile getirdi.
Safiye ALAĞAŞ
DİHA
İran’da binlerce yıl öncesine ait mağaralar, zorlu kış aylarında köylülere ve hayvanlarına barınma olanağı sağlıyor.





Em ‘ewul pezan nas bikin, sê çeşît rengê pez hene; pezê sor, spî û reş. Xûyê bizinê bi rik û har e, mih jî sernerm û mûlayim e.
Biletler için:
Sesi ve müziği ile ünü Amerika’ya varan Kürt sanatçı Aynur Doğan, bir süredir yaşadığı Avrupa’dan dünyaya açılma projeleri üzerine çalışıyor. Aynur Doğan, uluslararası alanda prestijli müzik şirketleri ile yeni projeleri üzerinde çalışırken, Amerika’nın Boston kentindeki Berklee Müzik Okulu tarafından kısa bir süre önce kendisine verilen “Akdeniz Müziğinin Divası” ödülü ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor.
Yönetmenliğini yaptığım film ‘He Bu Tune Bu’ (Bir Varmış Bir Yokmuş) festivalinizde değerli bir ödüle layık görülmüştür. Bir sinemacı için tatbiki ödüllendirilmek gurur verici ve teşvik edici bir olaydır. Ancak üzülerek belirtiyorum ki bu ödülü kabul edemeyeceğim. Hepinizin bildiği gibi geçen yıl Avrupa’nın göbeğinde, Paris’te, şehrin ortasında üç siyasetçi Kürt kadını güpegündüz vahşi bir şekilde katledildiler. Dünyanın en güvenli bölgesi olarak bilinen Avrupa maalesef bu üç devrimci kadına mezar oldu. Bu katliamın üzerinden uzun vakit geçmesine rağmen Avrupa hükümetleri ve yargı kurumları maalesef yeterli bir duyarlılık gösterip olayı hala aydınlatmadılar. Avrupa ve özellikle Fransız hükümetinin bu sessizliği ve duyarsızlığı Fransız istihbaratının ve dolayısıyla hükümetinin bu olayın üstünü örtmeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Bu olay ile birlikte, Kürtler ve ezilen diğer halklar açısından, Avrupa’nın demokratik, adil ve hümanist değerleri anlam yitimine uğramıştır. Avrupa’nın aydınları, sanatçıları, siyasetçileri bu olaya karşı yeterince ses çıkarmayarak üzerlerine düşen sorumluluklardan kaçınmışlardır. 

Hasan Coşar‘la, çıkardığı ilk kitabı ’’Tarihte ve Günümüzde Kadın’’ üzerine bir söyleşi yaparak, siz değerli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.
