Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

" Kurumlar Geleceğimizdir" Polat Durmus

“Toplum olumsuz fikirlerle yaşamaz, olumlu fikirlerle yaşar” düşüncesi Saint Simon tarafında belirtilirken, buna ancak olumlu düşüncelerin hakim olduğu toplumlarda ve kurumlarda bir süreklilik ve birliktelikten bahsedileceğinin aslında bir tanımlamasıda denilebilinir.

Tarih özünde tüm toplumun yaşadığı serüven olmasına rağmen,eğemen sınıflar damgasını vurmuşlardır. Eğemenler uygarlık tarihinin bütün aşamalarına kendi perspektiflerinde bakar ve yaklaşırlar,patentlemedikleri hiçbir kültürel-sanatsal,bilimsel-tekniksel gelişme yok gibidir.

Çağımızda ve bilhassa günümüzde bunu en kurnaz ve yeteneklice yapan kapitalist toplumun eğemeni olan burjuva sınıfıdır.Bu sınıfın öncülleri olan köleci ve feodal sınıfların deneyimlerinden istifade ettiği gibi genel insanlık mirasındanda yararlanmasını bilmiştir. Sosyalist önderlerin düşüncelerinden ve devrimlerin pratiklerinden de yararlandıklarını günümüzde de rahatlıkla söyleyebiliriz.

Egoist ve oburluk duyguları çok gelişkin bir sınıftır.Herşeye yalnız kendilerinin sahip olduklarını düşünürler,paylaşmaya zorunlu kalmadıkça pek yanaşmazlar.Onlarsız ne güneş doğar nede dünya etrafında döner.Tarihin akışını kendi çıkarları çerçevesinde değiştirirler, farklı ve kendilerinde olmayan ideolojileri öldürürler.

Burjuvaziler en örgütlü sınıf olmaları itibarıyla topulumu sıkı bir cenderede tutar ve yönetirler. Alt yapıları üst yapılara bir bütün olarak nüfuz eder.Bu devası güçlerine rağmen toplumun genel anlamda sorunlarına bir çözüm getirmiş değiller, çözmek istemezler mi! Rahatlıkla çözebilirler ama buda bu sınıfı yönetenlerin işine gelmediğinden çözmeye pek niyetli olmazlar. Bu sınıfın kendisi toplumun önünde aşılması gereken bir sorundur.Doğal denilebilecek ve çözüm olanakları bulunan bir çok soruna kendi yapısal sorunlarınıda ekleyerek çözümü imkansız hale getirmektedirler.Buda bu sistemin vazgeçilmez kurallarından bir haline gelmiştir.

Bütün bu olumsuz süreçleri bilince çıkaran bazı toplum kesimlerinin kendi güçleri oranında bu sisteme karşı direnirler. Sistemin bu olumsuz etkilerini bilinçli bir kavrayış ve karşı duruşla kendi olanakları ölçüsünde yarattıkları kurumlar vasıtasıyla aşarlar. Buna alternatif kurumlaşmalar olarakda yaklaşabiliriz, bu kurumlaşmalar sayesinde toplumun tıkanıp dayandığı ve çözümde zorlandığı sorunlara çözümler getirilebilmekte, toplumun ufku açılıp genişleyebilmektedir.Sistemde mağdur olanlar bu kurumlar sayesinde tekrar kendi özgüvenlerine kavuşabilmektedirler. Gerçek çözümlerin kendilerinde olduklarını daha iyi anlayabilmektedirler. Bir çok sorunun çözümünde bu kurumların önaçıcı olduğunu rahatlıkla belirtebiliriz.

Bizleri yöneten sistemlerin sahip olduğumuz sorunlara çare olmadıkları tarihsel süreçler içerisinde günümüze kadarki tüm gelişme ve yaşamlarda anlaşılıyor, bu anlamda yerelden ulusala yaratılmış veya kurulmuş şu andada faaliyet yürüten hiçbir kurumumuza uzak kalmamalıyız, bu kurumların işlevsel kalabilmeleri için mutlaka ama mutlaka kendi olanaklarımız çerçevesinde destek sunmalıyız.Sunduğumuz veya sunacağımız bu destekler ise canı gönülden olmalı içtenlikle yapılmalı, bugüne kadar üyesi olmadığımız kurumlara üye olarak bizzat sahip çıkmalı çalışmalara pratik anlamda da destek verip güçlendirmeliyiz. Ancak bu şekilde yaşadığımız alanlara dair sorunlara çözüm önerileri sunabilir kurumlar vasıtasıyla çözebiliriz.

Örgütlü toplumların birliktelikleri tarihin her aşamasında güçlü olmalarını sağlamıştır, bu birliktelik aynı zamanda yaşamın bir çok yönüyle kolaylaşmasınıda beraberinde getirmiştir, çünkü birlik ve beraberlik her insanın ihtiyacı olan birşeydir. Bizler sadece günümüzde düğün veya cenaze merasimlerinde bir araya gelmemeliyiz kurumsal çalışmaları aslında tüm bunların üstünde görmeli bizzat desteklemeliyiz, bu kurumların sayesinde ancak geleceğemize dair birşeyler yaratabilir çocuklarımıza bazı değerler bırakabiliriz.
 
Hiçbir kurumumuza önemsiz gereksiz ve küçümseyici bakmamalıyız,zira bu yaklaşım eğemenlerin bize kazandırdıkları bir hastalıktan başka birşey değildir. Yıllardır çözüm bekleyen bir çok sorunun, köyde,mahallede veya kasabada olsun, yeni kurulan derneklerin yardımıyla çözülebildiğini görüyoruz, bu kurumların başarıları bile sistemin gerçek yüzünü ortaya sermektedir, yani bir kurumun çözebildiği asırlık bir sorunu neden devlet veya sistemleri çözmemiş kişi kendisine sorup burdan yola çıkarak kurumların anlam ve önemini kavrayabilir.

Geleceğimizi ancak kendi kurumlarımızı yaratarak,geliştirerek ve sistemleştirerek özgürleştirebiliriz.

Polat Durmuş 
28 Ocak 2013