Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

‘Atatürk Dersim’de vuruldu!’-ERDAL ER

Kasım ayı tarihte iz bırakan iki liderin (aynı zamanda hasımın) ölüm yıldönümüne tanıklık eden ay...Dersim direnişinin önderi Seyit Rıza ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’den söz ediyoruz.
Hayatın cilvesi mi ya da ilahi adaletin tecellisi mi bilinmez  ancak; resmi teze göre bu iki lider de bir yıl arayla Kasım ayında hayatını kaybetti.
SEYİT RIZA’YA KOMPLO

Kronolojide Seyit Rıza 5 eylülde, bazılarına göre 10 eylülde Erzincan Valisinin görüşme talebini kabul ederek Erzincan’a giderken  bir komplo sonucu Muti köprüsünde tutuklanır. Bir süre Erzincan’da hapiste tutulan Seyit Rıza Elazığ’a götürülür.
Seyit Rıza ve arkadaşlarının duruşması 18 Ekim 1937'de Elazığ'da başlar. Tatil olması gereken 14 Kasım Pazar günü usülsüzce mahkeme heyeti toplanır ve Seyit Rıza ve arkadaşlarınına idam kararı verilir.

Asabilmek için Seyit Rıza'nın yaşı 75’den 57'ye indirilir, oğlunun yaşı da 17'den 21'e çıkartılır.
Ankara ‘asın’ diye acele eder. Zira Mustafa Kemal Atatürk Elazığ’a gidecekti ve o gitmeden Seyit Rıza’nın işi bitirilmeliydi. Emir böyle!
İdam kararı aceleyle uygulanır. 15 Kasım 1937 yılında Elazığ Buğday Pazarı’nda Seyit Rıza, oğlu Resık Usen, Usenê Seydi, Fındıq Ağa, Hesen Ağa, Ali Ağa, Hesenê İvrayimê Qızi ile birlikte sabaha karşı idam edilir. Önce kent ahalisine teşir edilen seyit Rıza ve arkadaşlarının cansız bedenleri sonra yakılır.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Resmin tarihe bakılırsa Atatürk 17 Kasım 1937 tarihinde Elazığ’a gitmiş. Gayri resmi tarihe göre ise, ziyaretin resmi tarihin açıkladığı tarihten en az üç gün önce yapıldığı yönünde. 13 Kasım ile 18 Kasım 1937 tarihlerini kapsıyor. Yani Seyit Rıza asıldığında M. Kemal Atatürk Elazığ’daydı.

Seyit Rıza Atatürk’ün Elazığ’da olduğunu biliyordu çünkü idam edilmeden hemen önce Atatürk’e şöyle sesleniyordu:
‘Ben sizin hilelerinize baş edemedim bu bana dert oldu. Ben de sizin önünüzde baş eğmedim bu da size dert olsun” der.

Bir çok kritik virajlarda yolları kesişen Seyit Rıza ve Atatürk’ün askeri ve siyasi mücadelesi 1937 - 38 yılının Kasım ayına kadar sürer. Seyit Rıza idam edilmişti ancak Dersim dağlarında ardıllarının mücadelesi devam ediyordu.
Seyit Rıza’nın bedduası mı tuttu  yada başka bir hadise mi oldu bilinmez ancak resmi tarihe göre Seyit Rıza’nın idamından 11 ay 25 gün sonra (10 Kasım 1938, saat 09.05’de) Mustafa Kemal Atatürk İstanbul Dolmabahçe’de ölür.

Peki gerçek sadece bu kadar mı?

Değil elbet.

74 yıl önce Dersim’de yaşananları başlık olarak biliyoruz ancak detayları bilmiyoruz ya da az biliyoruz. Zira bildiklerimiz devletin saklayamadıkları, bilmediklerimiz de devletin izin vermedikleri, sakladıklarıdır.  
Peki devlet toplumdan neyi gizliyor? Tabii ki gerçeği. O halde gerçeğin izini sürelim.

Devletin kamuoyundan gizlediklerinin bu kadar olmadığını daha gizlediği başka başlıklar olduğunu sadece tahmin etmiyoruz, biliyoruz. Zira elimizde belge yok ancak 74 yıldır konuşulan bir iddia var ki fazlasıyla dikkate alınması gerekiyor. Eğer iddia doğruysa resmi tez çökmüştür, devlet yurtaşlarına yalan söylemiştir.
Devlet, sadece Dersim 1936-37-38’de Dersimlilere karşı işlediği insanlık suçunu önemli bir bölümünü saklamıyor. Cumhuriyetin kurucusu M. Kemal Atatürk’le ilgili de gerçekleri kamuoyundan saklıyor ve kamuoyuna yalan söylüyor. Nasıl mı?

DERSİMLİLER ‘BİZ VURDUK ‘ DİYOR

Dersimliler 1938 yılında Mustafa Kemal’in Dersim’de savaşı yönetirken Demenanlı direnişçilerin kurşunuyla öldüğünü anlatırır. Bu iddiayı kuvvetlendirir gelişmeler var. Zira tarihçi Ayşe Hür, Celal Bayar, Celal Bayar’in kızı Dr. Nilüfer Bayar Gürsoy, yazar Seyfi Cengiz ve Dersimlilerin anlatımları birden fazla veri sunuyor ve soru sormamıza neden oluyor.

Seyfi Cengiz, 9 Kasım 2009 tarihini taşıyan ‘ Ma hefe xo guret’ başlığını taşıyan makalesinde şunları yazıyor:
‘Mustafa Kemal kronolojilerinde 1938 Ağustos’u yok gibidir.’
Konu Cumhuriyetin kurucusu, rejimin kutsadığı isim Mustafa Kemal Atatürk olunca, ‘neden yok?’ sorusu sorulmaz mı?  sorulur.
Peki devletin bu soruya verilecek bir yanıtı var mı?
Sanmıyorum, devlet o tarihi yok saymış.

MUSTAFA KEMAL 23 AĞUSTOS’TA NEREDEYDİ?

 

Devam edelim: 23 Ağustos 1938’de Mustafa Kemal neredeydi?
4 Mayıs 1937 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla başlayan Dersim soykırım harekatı 31 Ağustos 1938’de tamamlanır ve 5 Eylül 1938 tarihinde Mustafa Kemal vasiyetini yazar.
23 Ağustos’la 5 Eylül arasında sadece 13 gün var. Ne oldu da orduyu komuta eden bir isim 13 gün sonra vasiyetini yazar.

Peki bu bir tesadüf müydü?

1938 Ağustos ayının son haftasında yaşananlar tesadüf olmadığını söylüyor. Dersim’de, 1938 yılının Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları toplu katliamlar yapılır. Bir çok direniş merkezi düşürülür. Ancak Laç Deresi ve daha başka bir kaç noktada Dersimlilerin direnişi sürer. Dersim’de bunlar olurken Anakara’da başka birşey oluyordu?

Ne mi oluyordu?

Durumu anlamak için 29/30 Haziran 1938 tarihine gidelim.
Parlamentoda konuşan Başbakan Celal Bayar şunları söyleyecekti:
"...ordularımız pek yakın zamanda...Dersim mıntıkasının sakinlerini tamamen kaldıracak ve bu meseleyi esasından kesecektir" diyecekti.

Bayar’ın ‘pek yakın zamanda’ dediği büyük 10-31 Ağustos 1938 tarihleri arasındaki ‘genel tarama harekatı’dır.

Yine aynı soru: Atatürk bu tarihte neredeydi?

BAYAR: ÜÇÜMÜZ ORADAYDIK 

Sorunun yanıtını tarihçi Ayşe Hür Bayar’ın ağzından veriyor:
‘’Şimdi, Mareşal, Erkan-ı Harbiye Reisi (Genelkurmay Başkanı), ben başbakanım. Atatürk malum...Üçümüz Dersim’de yapılan büyük ordu manevralarındayız. Manevranın da sonuna gelmek üzereyiz. Üçümüz bir arada ‘Ordunun emniyeti bakımından strateji ne olmalıdır?’, onu görüşüyoruz. İkisi de Birinci Cihan Harbi’nde muharebe etmişler. Ben daha çok izleyiciyim. Malumatları geniş... Oradaki her şeyi biliyorlar. Hatta şahsen casusları bile biliyorlar. Dersim’in o halde kalırsa her zaman ordunun emniyeti bakımından tehlikeli olacağını görüşüyorlardı... O sırada biz konuşurken, Dersimlilerin jandarma karakollarımızdan üç-dört tanesini bastıkları haberi geldi. Atatürk’le göz göze geldik. Birbirimizi anlıyorduk. Atatürk benim yüzüme baktı. ‘Ne olacak?’ dedi. Anlıyorum, orada emniyet tesis edilecek. Ne olursa olsun bana hitap edecekler. Hükümet reisi benim. ‘Anlıyorum efendim, bana hitap edişinizin manasını’ dedim. Atatürk: ‘Sorumluluğu üzerime alıyorum, vuracağız Dersim’i’ dedi ve vurduk...’’

(Kurtul Altuğ, “Celal Bayar Anlatıyor”, Tercüman, 17 Eylül 1986; aktaran Ayşe Hür, “Atatürk Dersim’i vuracağız dedi, vurduk”, Taraf Gazetesi, 22 Ekim 2009)

1938 yılının Ağustos ayının son haftasında Atatük’ün Dersim’de savaşı yönettiğini Celal Bayar’ın kızı Dr. Nilüfer Bayar Gürsoy’de doğruluyor.

Görsoy Ayşe Hür’e cevabında şunları söylüyor:

"Yurt içinde herhangi bir çatışma, kaynaşma varsa bunun tedbirini almak ve sükûnu sağlamak devletin görevidir. Nitekim 1937’deki Dersim isyanında Başbakan olarak elbetteki Bayar, sorumluluğu üstlenen kişidir. Ancak ‘harekâta bizzat katılmıştır’ sözü gerçek dışıdır. Katıldığı 23 Ağustos 1938’deki askerî manevradır"

(Aktaran Ayşe Hür, “Atatürk Dersim’i vuracağız dedi, vurduk”, Taraf Gazetesi, 22 Ekim 2009).
Celal Bayar’ın sözünü ettiği 23 Ağustos tarihi 1938 soykırımında en kanlı tarihtir. Mustafa Kemal Atatürk, Maraşal Fevzi Çakmak ve Celal Bayar ile birlikte harekata katılmış ve savaşı koordine etmiştir.

İhsan Sabri Çağlayangil’in CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na; ‘Dersim’de zehirli gaz kullandık, mağaralara iltica eden Dersim Kürtlerini fare gibi zehirledik, Dersim davası böyle bitmişti. Hükümet otoritesi Dersim'e böyle girmişti.’ dediği insanlık dışı uygulamalarda muhtemelen bu tarihtede yaşanmıştır. Yani bir çok yerde olduğu gibi Laç Dersinde kimyasal silah kullanılmıştır.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KAYIP GÜNLERİ

Celal Bayar’in açıklamaları, Atatürk’ün kayıp günleri, üçlünün Dersim’de savaşı yönetmesi, 5 Eylül’de vasiyetini yazması, Dersimlilerin ‘Atatürk’ü biz vurduk’ demesi yan yana getirldiğinde gerçek ortaya çıkıyor ve resmi tez de çöküyor.
Çöküyor zira M. Kemal Atatürk kanlı zaferini ilan etme şerefine erişmemiştir. O’nun yerine Celal Bayar  1 Kasım 1938'deki Meclis'i açış konuşmasında Atatürk adına okuduğu metinde: Tunceli'de (Dersim) "haydutluk ve eşkıyalık olaylarının bitirilerek ulusal egemenliğin sağlanmasından duyduğu kıvancı" dile getirmişti. İngiltere'nin Trabzon Konsolosu Ankara'daki Büyükelçiliğe gönderdiği raporununda ise: ‘’Artık söylenen şu: Türkiye'de Kürt sorunu bitmiştir.’’

Mustafa Kemal Atatürk; ‘Dersim’i ‘vurun’ dedi ve ‘vurun’ dediği yerde İvise Seyi Kali (kimi kaynaklar Hese Gewa Qere der) tarafından vuruldu. Dersimlilerin ‘Ma hefe xo quret’ (Biz hayfımızı aldık) dediğide budur.

Kaynak:

Seyfi Cengiz: ‘Ma Hefe Xo Guret’, Desmala Sure, 9 Kasım 2009

Ayşe Hür: 'Atatürk müİnönü müBayar mı sorumlu', Taraf Gazetesi,  29 May 2011

kaynak-Newededersim