Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Gazi katliamını yeniden düşünmek-A.BARAN DÜZGÜN

Cumhuriyet tarihi karanlık olaylar ve devlet eliyle organize edilmiş katliamlarla doludur. Ezilen, yok sayılan ve ötekileştirilen kimliklere dönük yaşanan bu katliamların birçoğu sonradan açığa çıkmıştır. Kimi resmi olarak savunulan, kimi ise sonradan açığa çıkan bu katliamların ortak özelliği ise ezilen ve inkar edilen kimliklere dönük olmasıdır. Ermeniler, Rumlar, Aleviler, Kürtler ve devrimciler her dönem egemenlerin hedefi olmaktan kurtulamadılar.

Yaşanan katliamların bazıları egemen zihniyetin karakteriyken, bir kısmı ise muhtemel muhaliflere şekil verme operasyonlarıydı. 1915 Ermeni tehciri ve 6-7 Eylül olayları ile Türkiye’deki azınlıklara “ne istersek yaparız” mesajı verildi. Kürt direnişlerine dönük katliamlar ise yok saymanın adıydı. Koçgiri’den başlayarak Gazi katliamı ile sonuçlanan Kürt Kızılbaş Alevi katliamları ise geleneksel zihniyetin düşmanlığı ile beraber ürkütme, sindirme, asimle etme ile birlikte sisteme yedekleme hareketleriydi. Bu katliamların kiminde dönemsel politik hesaplar olsa da tümünde bir toplum mühendisliğini de görmek mümkündür.

Yaşanan Kürt Kızılbaş katliamları içerisinde gerçekleştiği dönem, yer ve zaman açısında iyi irdelenmesi gereken katliamlardan biri Gazi katliamıdır. Gazi Mahallesi Anadolu yoksullarının, Kürt Alevilerin yoğunlaştığı, sistem muhaliflerinin ve devrimci hareketlerinin kendini koruyabildiği bir alandı. Gazi Mahallesi, devrimci dinamik ile ayağa kalkmış devrimci Kürt hareketinin ortaklaşma, birlikte güç olma zeminini de içinde barındırıyordu. Kürt özgürlük hareketinin yükselişi ile beraber devrimci dinamiklerin de yükseliş dönemiydi. Diğer bir yanıyla, sistem içişleştirilmeye çalışılan Alevileri sistemden koparmak, devrimci hareket ve Kürt dinamiğiyle buluşma ve genel Alevi hareketine yön verme şansını taşıyordu.

Gazi Mahallesi, özgürlük güçleri açısından taşıdığı bu önem nedeniyle egemen zihniyetin hedefi durumuna geldi. Oluşturulan baskı politikaları sonuç vermeyince de katliam için tetiğe basıldı. Gazi katliamı egemen zihniyetin tezahürüdür. Gazi’de Kürt Alevilerin yoğun olarak oturduğu bir kahvehanenin taranmasının ardından Alevi dedesi katledildi. Olayı protesto için sokaklara dökülen insanların üzerine açılan ateş sonucu 17 kişi hayatını kaybetti. Olayların sıçradığı Ümraniye’de de 5 insan hayatını kaybetti.


Gazi katliamının daha önceki Kürt Alevi katliamlarından farklı olmadığı yıllar süren mahkeme sürecinde bir kez daha kanıtlandı. Yargılamalar sonucu; açık olan delilere rağmen katledilen insan sayısının karşılığı bile olmayan cezalar verildi. Olayı sanıklarından Adem Albayrak 4 yıl gibi komik bir ceza aldı.


Bugünden Gazi’ye bakınca

Yaşanan katliam sonrasında egemenler farklı politikalar uygulayarak Gazi Mahallesi’ni muhalif kimliğinden uzaklaştırmaya çalıştı. Devlet eliyle beslenen ve faaliyetlerine göz yumulan çeteler, Gazi Mahallesi’nde yozlaştırma faaliyetlerini sürdürerek, muhalif kimliğini yok etmeye çalıştılar. Yakın zamanda Gazi Mahallesi’nde yaşanan Cemevi yıkımı sırasında, çetelerin yıkımı protesto eden halkın üzerine ateş açması sonucu bir insanımızın hayatını kaybetmesi, Gazi Mahallesi’ni yeniden düşünmemizi gerektiren bir olaydır. Egemenler katliam ile elde edemediğini Gazi Mahallesi’nin dinamikleri ile oynayarak gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Dün müsaade edilmeyen tüm yoz ilişkiler, bu gün Gazi Mahallesi’nde devlet eliyle geliştiriliyor.

Tüm muhalif kesimlerin dikkat etmesi gereken, devletin artık sadece şiddet politikaları ile değil, yaşamı bozarak da hedeflerine ulaşmaya çalıştığıdır. O yüzden herkesin dikkat etmesi gereken devrimsel süreçlerin süreklilik gerektirdiğidir. Halk ile beraber siyaset yürütülmeden egemenlerin bertaraf edilmesi mümkün değildir.

Gazi Mahallesi’nde verilen şehitlere layık olmak, onların uğruna bedel ödedikleri değerleri yaşatmak ile mümkündür. Bu başarılamadığı takdirde, devlet çetelerinin görev başında olacağını unutmamak gerekiyor.